Dün akşam hayatımdaki en üzücü maçlarımdan birini oynadım. Dün akşam daha maç başlamadan kendi kliniğinde çalışan doktorunu "Maçta oynarsan ayağını kırarız" diye esprili bir dille tehdit etme ciddiyetsizliğini gösteren, maçın başlaması ile ağzı açılıp oynadığı süre boyunca hiç susmayan, karşısındakinin konumuna değil (bir spor müsabakasında kimseden astlık üstlük beklenmez) de kişiliğine dahi en ufak bir saygı göstermeyen, maçta kimseye en ufak kasti bir müdahelem olmadığı ve hatta hakemin görmediği bazı pozisyonlarda bana çarptığını ikaz edip karşı tarafa korner-taç kullandırdığım halde, bana faul yaptıktan sonra "Niye faul yapıyorsun dediğimde", "Siz de aynısını yapıyorsunuz" diye karşılık verecek kadar kafası top oynamaktan uzak ve amacı karşı tarafa hasar vermek olan, bir taç tartışmasında toplumun birçok kesimindeki insanların kayıtsız şartsız sözüne güvendiği bir meslek sahibi olan bir DOKTOR arkadaşımızın "ben sana çarptığını gördüm yalan mı söyleyeceğim" sözüne karşılık olarak lakayt ve laubali bir tavırla ve ağzının kenarı ile "yalan söylüyorsun tabii" diye karşılık verecek kadar saygısız ve uslup bilmez insanların içinde bulunduğu, amacı top oynamak değil de tüm hırsıyla KAZANMAK -ama ayakla top oynayarak, ama ağzıyla konuşarak, ama başka şekilde" olan bir takımla oynadık dün akşam. Ben bu insanları kınıyorum (tüm takımı değil sadece bu saydığım hareketleri yapanlar), resimleri de burada var, aklıma kazıyorum. İnşallah herhangi bir sebeple bana işleri düşmez. Ayrıca takımın başında doçent seviyesinde bir abimiz varken o arkadaşların o kadar rahat konuşma yapabilmesini de ayrıca anlayabilmiş veya hazmadebilmiş değilim. Konuşacaksa bir kişi konuşurdu ona da saygı duyardık. Dün akşam galip geldik ama neyi yendik kimi yendik bilmiyorum ve hiç mutlu değilim. Keşke hiç oynamasaydık hiç yenmeseydik, arkadaşlar direk kupa alsaydı.
Biz fakültede öğrenciyken de bu turnuva vardı, hatta 5. sınıf da biz de organizasyon yaptık, maç yönettik. Şunu net bir dille söyleyebilirim ki yaşça ve kıdemce küçük birinin kendinden büyüklerin maçını yönetmesi hiç kolay değil. Bu konuda hakemlerin eksiz kaldığını biz yıllardır görüyor ve biliyoruz. Ancak önceden turnuvaya sadece fakülte öğrencileri ve doktor abilerimiz katılırdı. O maçlarda oyuncular arasında abi kardeş ilişkisi olduğundan bu tür hakem yetersizlikleri en büyük abinin sözüne göre idare edilir ve kimse de sesini çıkarmazdı. Son yıllarda belki fakültedeki öğrenci sayısının azlığı belki başka nedenlerden dolayı turnuva tüm GATA personeline açıldı. Bence iyi de oldu, çünkü böyle bir bahar organizasyonu içinde bulunmak tüm personelin hakkı. Ancak böyle olunca abi kardeş ilişkisi dışında bulunan başka konumlardan insanların oynadığı, birbirini hiç tanımayan farklı grup ve sosyokültürel seviyede insanların bulunduğu bir turnuva oldu. Böyle olunca maçlardaki bu hakem yetersizlikleri sırıtmaya ve maç içinde taraflar arasında çözülememeye başlandı. Çünkü bir taraf karşıyı tanımıyor ve onun söyledikleri hiç bir anlam ifade etmiyor herkes kendi bildiğini maç esnasında rahatça söylüyor ve ortam aşırı geliriyor. İşte burada devreye turnuva yönetim kurulu girmeliydi. Ya öğrenciler dışındaki maçlara gerçek bir (amatör hakemler var) hakem ayarlanmalı ve hakem sahada tek lider olarak gerektiğinde itiraz edene kart verebilmeli -ama haklı, ama haksız- veya turnuvayı organize eden hocalardan, asistan abilerden yardım isteyerek yaşça büyük kişilerin maçlarını en az onlar seviyesinde insanların yönetmesi sağlanmalıydı. Şu an böyle bir yapılanma yok ve hastane tarafındaki maçlarda insanlar birbirini yiyor. Artık sivil memur, astsubay, temizlik görevlisi ve hatta güvenlik görevlisi ile güçlendirilen takımlarda bir iki doktor oynuyor ve maçlar çok stresli ve hırslı oynanıyor. Buradan turnuva tertip kuruluna sesleniyorum. Bu şekilde giderse hiç abartmadan söylüyorum bu turnuva birkaç seneye birilerinin ayağı veya başka bir yeri kırılarak sonlanacak. Çünkü takımlar her sene daha hırslı ve genç insanlardan kurulmaya ve insanlar birbirlerine bilenmeye başladı. Bu şartlarda turnuvanın devam ettirilebilmesinin tek imkanı SAHA İÇİNDEKİ HAKEMİN AĞIRLIĞINI HİSSETTİRMESİDİR.
Dün akşam hayatımdaki en üzücü maçlarımdan birini oynadım.
YanıtlaSilDün akşam daha maç başlamadan kendi kliniğinde çalışan doktorunu "Maçta oynarsan ayağını kırarız" diye esprili bir dille tehdit etme ciddiyetsizliğini gösteren, maçın başlaması ile ağzı açılıp oynadığı süre boyunca hiç susmayan, karşısındakinin konumuna değil (bir spor müsabakasında kimseden astlık üstlük beklenmez) de kişiliğine dahi en ufak bir saygı göstermeyen, maçta kimseye en ufak kasti bir müdahelem olmadığı ve hatta hakemin görmediği bazı pozisyonlarda bana çarptığını ikaz edip karşı tarafa korner-taç kullandırdığım halde, bana faul yaptıktan sonra "Niye faul yapıyorsun dediğimde", "Siz de aynısını yapıyorsunuz" diye karşılık verecek kadar kafası top oynamaktan uzak ve amacı karşı tarafa hasar vermek olan, bir taç tartışmasında toplumun birçok kesimindeki insanların kayıtsız şartsız sözüne güvendiği bir meslek sahibi olan bir DOKTOR arkadaşımızın "ben sana çarptığını gördüm yalan mı söyleyeceğim" sözüne karşılık olarak lakayt ve laubali bir tavırla ve ağzının kenarı ile "yalan söylüyorsun tabii" diye karşılık verecek kadar saygısız ve uslup bilmez insanların içinde bulunduğu, amacı top oynamak değil de tüm hırsıyla KAZANMAK -ama ayakla top oynayarak, ama ağzıyla konuşarak, ama başka şekilde" olan bir takımla oynadık dün akşam.
Ben bu insanları kınıyorum (tüm takımı değil sadece bu saydığım hareketleri yapanlar), resimleri de burada var, aklıma kazıyorum. İnşallah herhangi bir sebeple bana işleri düşmez.
Ayrıca takımın başında doçent seviyesinde bir abimiz varken o arkadaşların o kadar rahat konuşma yapabilmesini de ayrıca anlayabilmiş veya hazmadebilmiş değilim. Konuşacaksa bir kişi konuşurdu ona da saygı duyardık.
Dün akşam galip geldik ama neyi yendik kimi yendik bilmiyorum ve hiç mutlu değilim. Keşke hiç oynamasaydık hiç yenmeseydik, arkadaşlar direk kupa alsaydı.
Biz fakültede öğrenciyken de bu turnuva vardı, hatta 5. sınıf da biz de organizasyon yaptık, maç yönettik. Şunu net bir dille söyleyebilirim ki yaşça ve kıdemce küçük birinin kendinden büyüklerin maçını yönetmesi hiç kolay değil. Bu konuda hakemlerin eksiz kaldığını biz yıllardır görüyor ve biliyoruz. Ancak önceden turnuvaya sadece fakülte öğrencileri ve doktor abilerimiz katılırdı. O maçlarda oyuncular arasında abi kardeş ilişkisi olduğundan bu tür hakem yetersizlikleri en büyük abinin sözüne göre idare edilir ve kimse de sesini çıkarmazdı. Son yıllarda belki fakültedeki öğrenci sayısının azlığı belki başka nedenlerden dolayı turnuva tüm GATA personeline açıldı. Bence iyi de oldu, çünkü böyle bir bahar organizasyonu içinde bulunmak tüm personelin hakkı. Ancak böyle olunca abi kardeş ilişkisi dışında bulunan başka konumlardan insanların oynadığı, birbirini hiç tanımayan farklı grup ve sosyokültürel seviyede insanların bulunduğu bir turnuva oldu. Böyle olunca maçlardaki bu hakem yetersizlikleri sırıtmaya ve maç içinde taraflar arasında çözülememeye başlandı. Çünkü bir taraf karşıyı tanımıyor ve onun söyledikleri hiç bir anlam ifade etmiyor herkes kendi bildiğini maç esnasında rahatça söylüyor ve ortam aşırı geliriyor. İşte burada devreye turnuva yönetim kurulu girmeliydi. Ya öğrenciler dışındaki maçlara gerçek bir (amatör hakemler var) hakem ayarlanmalı ve hakem sahada tek lider olarak gerektiğinde itiraz edene kart verebilmeli -ama haklı, ama haksız- veya turnuvayı organize eden hocalardan, asistan abilerden yardım isteyerek yaşça büyük kişilerin maçlarını en az onlar seviyesinde insanların yönetmesi sağlanmalıydı.
YanıtlaSilŞu an böyle bir yapılanma yok ve hastane tarafındaki maçlarda insanlar birbirini yiyor. Artık sivil memur, astsubay, temizlik görevlisi ve hatta güvenlik görevlisi ile güçlendirilen takımlarda bir iki doktor oynuyor ve maçlar çok stresli ve hırslı oynanıyor.
Buradan turnuva tertip kuruluna sesleniyorum. Bu şekilde giderse hiç abartmadan söylüyorum bu turnuva birkaç seneye birilerinin ayağı veya başka bir yeri kırılarak sonlanacak. Çünkü takımlar her sene daha hırslı ve genç insanlardan kurulmaya ve insanlar birbirlerine bilenmeye başladı.
Bu şartlarda turnuvanın devam ettirilebilmesinin tek imkanı SAHA İÇİNDEKİ HAKEMİN AĞIRLIĞINI HİSSETTİRMESİDİR.